Biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kullanımı ile genetik kaynakların kullanımından doğacak faydanın adil şekilde paylaşımını hedefliyor. Rio de Janerio’da 1992 yılında gerçekleştirilen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde kabul edilen ve 1993 tarihinde yürürlüğe giren BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne Türkiye 1996 yılında taraf oldu.
Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BMBÇS) İstilacı Yabancı Türler ile ilgili ilkesel ve yol gösterici hükümler içeriyor. Sözleşmenin 8’nci maddesinin (h) fıkrasında “Akit Tarafların her biri mümkün olduğu ölçüde ve uygun biçimde” ilkesi kapsamında “Ekosistemleri, yaşam ortamlarını veya türleri tehdit eden yabancı türlerin girişini engelleyecek, bu türleri denetim altına alacak veya yok edecektir” hükmü bulunuyor.
Sözleşme’nin 10. Taraflar Toplantısında 2020 yılına kadar dünyada biyolojik çeşitlilik kaybının durdurulması temel amacıyla Biyoçeşitlilik Stratejik Planı ve kısaca Aichi Hedefleri olarak anılan 2020 Biyolojik Çeşitlilik Hedefleri kabul edildi. Stratejik Planın vizyonu “2050’ye kadar, biyolojik çeşitliliğin, ekosistem hizmetlerini idame ettirecek, sağlıklı bir dünyayı destekleyecek ve tüm insanlar için gerekli olan faydaları sağlayacak biçimde, kıymetlendirildiği, korunduğu, restore edildiği ve akıllıca kullanıldığı” “Doğa ile uyum içinde yaşayan” bir dünya oluşturmaktır. Stratejik Plan, beş stratejik amaç altında düzenlenmiş olan, 2015 veya 2020 için 20 ana başlık altındaki hedefleri (“Aichi Biyolojik Çeşitlilik Hedefleri”) kapsar. Bunlardan Hedef 9, “2020 itibariyle, yabancı istilacı türler ve giriş yolları belirlenmiş ve önceliklendirilmiştir; öncelikli olanlar kontrol altına alınmıştır ve yok edilmiştir, girişlerini ve yerleşmelerini önlemek için giriş yollarını yönetmeye yönelik tedbirler yürürlüktedir” denizel istilacı yabancı türler ile ilişkilidir.
Orijinal metne bu linkinten ulaşabilirsiniz.